Su Tasarrufunda Dalga Etkisi
Mavi finansman, Türkiye’deki özel sektöre su kıtlığının baskısını hafifletmede nasıl yardımcı oluyor?

- Yenilenebilir su kaynaklarının yıllık bazda %40 ila %80’inin kullanıldığı Türkiye, büyük bir su stresi yaşamaktadır.
- Kalkınma finansmanı, özel sektöre, susuzluk sorunu ve bunun getirdiği zorluklarla mücadele etme fırsatı sağlar.
- IFC’nin Yapı Kredi Leasing’e sunduğu mavi finansman kredisi, Türkiye’nin sanayi sektöründeki su verimliliğini artırdı.
Harun Aydın, İstanbul’un dış mahallelerindeki bir fabrikada, etrafı beyaz renkli kumaş öbekleriyle çevrili halde çalışırken, işleyen makinelerinin rahatlatıcı sesi ve uğultusundan gurur duyuyor.
Önceden, şirketinin 100 kilo kumaşı boyaması için tam bir ton su gerekiyordu. Oysa bugün, fabrikasına kurulan yeni, parıldayan makinelerle bu miktarın dörtte birinden de azını harcanıyor.
“Yeni teçhizatın işimize son derece olumlu bir etkisi oldu,” diyor, endüstriyel boyama şirketi Kaliteks Boyama Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Üretim Müdürü Aydın.
Kaliteks gibi küçük işletmeler açısından, yeni ve daha verimli makineler satın alabilmek, yalnızca şirketin kârlılığına fayda sağlamakla ya da işçilerinin çalışma şartlarını iyileştirmekle kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’nin giderek artan su sorununun çözümünde de önemli bir rol oynayabilir.
İklim finansmanın bir parçası olarak ortaya çıkan mavi finansman, bir yandan özel sektörü desteklemek için özel sermayeyi harekete geçirirken, bir yandan da su kaynaklarının daha verimli, dayanıklı ve sürdürülebilir kullanımına yönelik çalışmalara fon sağlanmasına katkıda bulunuyor.


Türkiye’nin Su Sorunu
Son yirmi yılda Türkiye, ekonomik ve sosyal açıdan önemli ilerlemeler kaydederek dünyanın en büyük 17. ekonomisi haline geldi ve kişi başına düşen Gayri Safi Milli Gelirini üç kat artırarak yoksulluk oranını %44’ten %18’e düşürdü. Bu başarının temelinde, ekonominin büyük bir bölümünün, tarımdan imalata ve hizmetlere geçişi ve ülkenin dinamik özel sektörüne yapılan desteğin artması yatmaktadır.
Kalkınma konusundaki bu gelişmelere ilaveten, yenilenebilir su kaynaklarının yıllık %40 ila %80 oranında kullanımıyla, ülkenin zaten kısıtlı olan kişi başına düşen su miktarına, sanayileşme ve kentleşmenin baskısı da eklendi. Genel olarak su kaynakları şimdilik yeterli gibi görünse de kullanımdaki artışa ilişkin tahminler 2030 yılına dek eldeki kaynakları aşabilir, bu da tarım ve sanayi alanındaki büyümeyi yavaşlatırken, refah açısından bir risk oluşturabilir.
Su yaşam kaynağıdır. Aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın ve ekonomik ilerlemenin de merkezindedir. Kullanılabilir su kaynaklarının mevcudiyeti sağlık, istihdam ve çevre açısından hayati öneme sahiptir. Oysa aşırı tüketim, kirlilik ve iklim değişikliği gibi etkenler, buzulların, göllerin, nehirlerin ve doğal havuzların yanı sıra şehirlere ve çiftliklere su sağlayan yapay havzaları da tehdit etmektedir.
Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Gökşen Çapar’a göre mevcut durum, iklim değişikliğine bağlı “kentsel su kaynaklarını tehdit etmenin ötesinde, tarım ve sanayi alanında sürdürülebilir üretimi de engelleyebilecek kuraklık ve sel gibi aşırı hava olayları” nedeniyle daha da kötüleşebilir.
Ülkede su sıkıntısına neden olabilecek risklerden ötürü, özel sektör çoğu zaman azalma veya tükenme tehlikesi altındaki su kaynaklarına yönelmektedir. 2022’de şirketlerin %71’i, toplam kullanımlarının yarısından fazlasını su stresi altındaki bölgelerden gerçekleştirdi ve bu da bir önceki yıla göre iki kat artış anlamına geliyor.
“Sanayide kullanılan suyun tüketiminde verimliliğin artırılması hayati öneme sahiptir,” diye açıklıyor, Prof. Çapar. “Su kıtlığı sorununu çözebilmemiz için sanayi tesislerinde daha verimli üretim yöntemlerine öncelik verilmesi gerekiyor.”
Üretim yöntemlerinin verimliliğine yönelik büyük yatırımlar yapılmadığı takdirde, 2030 yılına dek su talebi arzı aşarak, ülkedeki tarımsal ve endüstriyel büyümeyi engelleyebilir ve bu durum yaklaşık 50 milyon insanın – nüfusun %60’ından fazlasının – sağlığını ve refah düzeyini tehdit edebilir.


Mavi Finansman
Mavi finansman sektörü bu bağlamda ortaya çıktı. Özel sektörün büyük ölçekli potansiyelini harekete geçirmek ve mavi projelere trilyonlarca dolar akış sağlayabilmek amacıyla mavi tahviller ve mavi krediler gibi finansal araçlardan yararlanılması, sanayide kullanılan temiz su kaynaklarının korunmasına ve geliştirilmesine önemli ölçüde destek sağlayabilir.
IFC, 2022 yılında Türkiye’deki ilk mavi finansmanını, ülkenin önde gelen finansal kiralama şirketlerinden Yapı Kredi Leasing’e verdiği 120 milyon dolarlık kredi ile gerçekleştirdi. Bu kredi, şimdiye dek 60 mavi ve yeşil projeye finansman sağladı. Artması umulan bu sayının, Kaliteks gibi işletmelere enerji verimliliği yüksek makineler kazandırması beklenmektedir.
Aynı yıl IFC, proje uygunluk kriterleri için küresel standartların geliştirilmesine yardımcı olmak ve mavi ekonomi finansman ilkelerini mavi tahviller ve mavi krediler için finansal kuruluşlara yönelik pratik kılavuzlara dönüştürmek amacıyla Mavi Finansman Kılavuzunu da yayınladı.
Ingilizce Video
Yapı Kredi Leasing Genel Müdürü Fatih Torun, “Ülkemizin, Paris Anlaşmasının hedefleri doğrultusunda, IFC ile ilk mavi kredi anlaşmasını imzalamış olmanın gururunu yaşıyoruz,” dedi. “Bu kaynakla KOBİ’lerin yeşil enerjiye geçişini destekleyerek Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmayı hedefliyoruz.”
IFC Türkiye ve Orta Asya Direktörü Wiebke Schloemer, “IFC, suyun iklim değişikliği etrafında azaltma, uyum sağlama ve dayanıklılığı artırma çabalarının merkezinde bulunan bir temel kaynak olduğunun farkındadır. Yapı Kredi Leasing gibi müşterilerimizle yaptığımız çalışmalar, su altyapısındaki zorluklara yönelik yenilikçi ve pazar odaklı çözümler geliştirerek bunları güçlendirmeyi amaçlıyor,” diye belirtti.


Su verimliliğini artırma, iş geliştirme
İstanbul’un dış mahallelerinde, Türkiye’nin ilk mavi kredisi etkisini gösterdi bile. Kaliteks’in Muhasebe ve Finans Müdürü Hülya Erdoğdu, “Yapı Kredi Leasing’den makine kiralayabilmek, satın alınması zor teçhizata erişim kolaylığı sağladı,” dedi.
Üretim Müdürü Harun Aydın ise, bu sözleri başıyla onaylarken üretim alanına bakıyor. Bu etkinin sadece şirketin bilançosunda hissedilmediğini, aynı zamanda çalışanlarına da yansıdığını anlatıyor. Yıllanmış makineleri kullanırken, işçiler boyama işlemi tamamlandıktan sonra ürünleri toplamak için tanklarin içine tırmanmak zorundaydılar. Yeni makinelerdeki eğim seçeneği ise bu gereksinimi ortadan kaldırdı. Sıcak su kullanımında devreye giren arıza-korumanın yanı sıra, yeni makineler daha basit ve güvenli bir çalışma ortamı yarattı.
“Yeni makineler çalışanlarımızın çalışma koşullarını önemli ölçüde iyileştirdi,” diyor, Aydın.
Kaliteks gibi küçük ve orta ölçekli işletmeler için mavi finansman, yalnızca su verimliliğini artırmakla kalmıyor, işletme genelinde de olumlu bir etki yaratıyor. Yeni makineler maliyetleri düşürdü ve şirketin yeni pazar segmentlerine yönelebilmesini sağladı.
Böylesine önemli bir su tasarruf sağlamış olan şirket artık yeni, parlak ve mavi bir ufka bakıyor.
Yayınlanma Tarihi Ocak 2024
